26 Ocak 2013 Cumartesi

6 Pilates Prensibi


Konsantrasyon :
pilates yaparken hareketlere yoğunlaşmak, bedenin uyum içinde nasıl çalıştığına ve hangi kasların kullanılıp, hangilerinin kullanılmadığına dikkat etmek gerekmektedir. 

Kontrol : pilates metodunda kontrol çok önemlidir. kontrol için bedenin iyi dinlenmesi ve hareketlerin gösterildiği şekilde uygulanması, olası sakatlıkların önlenmesi gerekir. 

Merkezleme : pilates metodu'nda, doğu hareket sanatlarında olduğu gibi merkez (powerhouse); göbek, bel ve kalça çevresidir. iç organları ve omurgayı yerinde tutan kas sistemlerini içerir. merkezleme, üst bedenin stabilitesini ve esnemeyi, uzamayı sağlar.

Akıcı hareket : hareketler acele edilmeden, her noktadan tek tek geçerek ama aynı zamanda hiç duraksamayarak yapılmalıdır. 

Kesinlik : hareketler belirsizce değil, hakkı verilerek tam yapılmalıdır. hareket sekansları birbirleri içinde ve birbirleri arasında koordine olmalıdır. 

Nefes : nefes alıp verme, panik olmadan sırtın arkasına ve altına derin nefes alıp bütün nefesi tamamıyla dışarı üflemek yoluyla olmalıdır. böylece, tamamen boşalttığımız nefesimiz kanımızı temizlemiş olur.

24 Ocak 2013 Perşembe

Pilates Mucizesi

Göbek sorununa kesin çözüm diye bir şey varsa işte budur demek istiyorum, yürekten reklam ediyorum bu disiplini. 

En kral yanı da, yokluktan geliştirildiği için, çalışır bir zihin ve beden dışında hiç, ama hiçbir şey istememesi. tam garibanlara göre o açıdan. bakmayın siz o filistin askısının geliştirilmiş sürümü gibi duran karmaşık aletleri, kocaman lastik topları, yastıkları, şeritleri, çemberleri, bilmemneyi şart koşan cafcaflı spor salonlarına. (ee sadece göt isteyen bir yöntemden para kazanmak için, böyle "aksesuarlar" üretmeleri çok da mantıksız gelmedi bana açıkçası, vcd, dvd dersen korsana düşer üç gün sonra. herkes evde kendi kendine öğrenir, yapar durur. tikiler desen, memlekette sayıları belli, nerden yolacan milleti o vakit?) 

gaza gelip ilk 20 dk'lık seriyi tamamladığınızda, karın kaslarınızdaki ısınma yarım saat geçmiyor, bir kaç saatliğine metabolizmanızın gerçekten hızlandığını hissediyorsunuz ve birkaç hafta dayanabilirseniz, gerçekten karın kaslarınız onca yağın yağ altından bile, kopya kağıtla yapılan ilkokul haritaları gibi yavaştan belli olmaya başlıyor. ama uyarayım, ilkinden sonra, özellikle de varolduklarını bile unuttuğumuz alt sırt kaslarınızı içten içe yanan kor iplikçikler halinde hissettiğiniz için, ikinci seanstan ebediyen kaytarmanız da gayet imkan dahilinde. ama hakkıyla yapıldığında, en güçlü kas gruplarını hedef aldığı için, duruşu da kesin düzeltiyor, beli de inceltiyor, bilgisayar sandalyesine kök salmaktan gelişen sırt ağrısını da hafifletiyor.


Ne alalım, ne indirelim diye soranlara: 

Satıcı değil, kullanıcıyım ben de arkadaşlar. burada spor salonumun reklamını da yapmıyorum. (öyle olsa doğrudan fiyat listemi koyardım buraya değil mi, bakınız yapanlar var, ders neyin almak niyetindeyseniz onlara başvurun) bende pilates dersine verecek eşek yüküyle para yok diyenlere, nette zilyon tane pilates vcd'si, dvd'si var. ben de indirdim, denedim teker teker. pilates for dummies başlangıç için iyi. onu bir halledin, bakalım beğenecek misiniz, bakalım pilates size göre mi, hala azminiz varsa başkalarını da arar bulursunuz.

9 Ocak 2013 Çarşamba

Fit Bir Vücut için Bel Altından Vuran Öneriler



1.Göbeğinize kaçak katları birer ikişer çıkarken, bir Laz müteahhit gibi umarsız değil, Japon bir mühendis kadar prensipli olun.

2.Yan yatış pozisyonuna geçtiğinizde karnınız sizden önce yatağa baş koyuyorsa durumu sırtüstü yatmakla çözümlemeye çalışmayın.

3.Dukan rejiminizi yarıda bırakmayın ki, rejimin şok evresinde yuttuğunuz hayvancıklar en azından bir misyon için kendini feda etmiş olsun.

4.Gwyneth Paltrow yemek yemeyi abartmamak için masaya çırılçıplak oturuyormuş. Siz; tek başınıza bir hayat sürerek, yapayalnız ölmemek için bunu yapmayın tabi; ama en azından bol kıyafetlerinizle “aldığı kadar” mantığıyla yemeğin başına oturmayın.

5.Yediklerimizi sıça sıça değil, yağlarımızı yaka yaka gerçek anlamda kilo verebiliyoruz. Facebook, twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinde gördüğünüz, 1 ayda 11 kilo gibi gerçekçi olmayan hedefler vadeden, dışı rejim hapıyla, içi müshille kaplı ilaçlara itibar etmeyin.

6.Dünyanın parasını verip üye olduğunuz havalı spor salonuna, saunanın tahtasına kıçınızı dayamak için değil, spor yapmak için gittiğinizi unutmayın. Kendinizi 25 dakikalık kardiodan sonra buhara ve masaja vermeyin. Yemezler.

7.Bakkaldan siparişi telefonla istemek yerine, bir zahmet kalkıp gidin. Böylece sadece kola ve sigara istemek için yanında ayıp olmasın diye yoğurt, gazete, ekmek ve yumuşatıcı söylemenize de gerek kalmaz. Efendi gibi ihtiyacınız kadar alırsınız.

8.Yokuş yukarı kısa mesafeyi taksi kullanmak yerine yürüyerek çıkmak, hem mahallenizin taksi şoförlerinin arkanızdan saydırmasını engellemek hem de arkanızın biraz daha sıkılaşmasını sağlamak için iyi bir çözüm olabilir.

2 Ocak 2013 Çarşamba

Bu Hormonlar Başa Bela


Öncelikle yağ yakımı "yediğin kaloriden fazlasını harca" gibi sabit bir fonksiyona bağlı değildir. vücut aldığı ve harcadığı kalorileri pek çok farklı şekilde kullanabilir. vücuda giren her kalori direk olarak yağa dönüşebileceği gibi vücudun yapısı ve fonksiyonu içinde kullanıma da alınabilir. dolayısıyla burada kaç kalori aldığınız kadar kalorilerin yağdan mı, karbonhidrattan mı yoksa proteinden mi geldiği de büyük önem taşıyor. bilindiği gibi vücutta proteinlerin de, vitamin-minerallerin de, yağların da yapıcı-onarıcı ya da düzenleyici görevleri var. yalnızca karbonhidratlar salt enerji kaynağı olarak kullanılıyor. yani vücudunuza giren karbonhidratı ya kas ve vücut dokularınızda yakarak harcayacaksınız ya da göbeğinizin boğumlarında depolayacaksınız, başka gideceği yer yok.

İkinci olarak, yağ yakımında veya depolanmasında başrol oynayan bir oyuncu var: hormonlar. vücudunuza aldığı kalorilerle ne yapacağını söyleyenler onlar. 

işte o hormonlar!!!

1- İnsülin: kanda biriken fazla şekeri iyi ihtimalle kaslara, %90 ihtimalle ise yağ depolarına gönderen afacan işte bu hormondur.
kanımızın normal şeker düzeyinin ortalama bir çay kaşığı şekere tekabül ettiğini düşünürsek, kandaki şeker sınırını bu seviyenin üstüne çıkartacak her türlü yiyecek insülin salgısını tetikleyecek, kandaki fazla şeker apar topar tahliye edilecektir. vücutta kasların ve karaciğerin glikojen stokları kısıtlı ve çoğunlukla dolu olduğu için, kana karışan fazla şeker sonsuz stok kabiliyetine sahip yağ hücrelerine yollanırlar ve burada belki ilerde bir gün kıtlık çıkması durumunda kullanılacakları günü beklerler:(

2- Glukagon: işleyişi insülin'le taban tabana zıt olan hormondur. dolayısıyla insülin için yağ depolamayı tetikleyen hormon diyecek olursak, glukagon'a da yağ yakımını tetikleyen hormon diyebiliriz. bu yin-yang ilişkisinde insülin artarsa glukagon azalır; insülin azalırsa glukagon artar.

3- Büyüme hormonu: bu da yağ yakımını tetikleyen güzide bir hormonumuz. (sanırım bu yüzden çocukluktan ergenliğe geçildiği dönem genelde insanın en zayıf dönemi oluyor hehe, tabi büyüklerimiz buna "boya gitmek" diyor) bu hormon ağırlıklı olarak uykuda salgılandığı için, fütursuzca fosur fosur uyuyun demek istemesem de uykunuzu mutlaka alın diyebilirim gönül rahatlığıyla.

4- Kortizol: stres hormonu olarak bilinen bu hormon kronik hale geldiğinde kas yıkımına yol açıp kilo alımına davetiye çıkarıyor (alçak)